Bu Blogda Ara

13 Şubat 2016 Cumartesi

Bor Hakkındaki Gerçekler

       Bor madenini mutlaka duymuşsunuzdur, uzun bir süredir bu madenin ne kadar değerli olduğu, Türkiye'nin geleceği olduğu vs haberlerinin yanı sıra, aslında o kadarda önemli bir maden olmadığı deterjan sanayisinde çoğunlukla kullanıldığı, beklentilerin çok abartıldığı gibi haberler de çok yaygındı. Hangisi gerçek acaba değil mi? Mutlaka bu soru benim gibi birçoklarının aklını kurcalıyordu.

       Ben internette kısa bir araştırma yaptım, Bahsettiğim her iki görüşe dair de haberler buldum. Aşağıda bunlar ile ilgili linkleri de paylaşacağım ancak bundan ziyade dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın görüşlerine ek olarak kişisel fikirlerimi ekleyeceğim.

        Taner Yıldız'ın görüşleri özetle şöyle "Bir taraf Türkiye'nin tüm borçlarını ödeyecek bor madenimizin olduğunu söyleyerek meseleyi abartıyor, bir taraf da önemsizleştirme noktasında duruyor. Biz ise terazinin tam orta noktasında, yani mutedil olma çizgisinde duruyoruz. Bor bir potansiyeldir, fakat asla hemen yarın kullanacağınız bir nakit para da değildir" Aslında çok doğru bir noktaya temas ediyor.
Gerçek şu ki elimizde dünyaki bor rezervlerinin büyük bir çoğunluğu mevcut. Aşağıdaki linklerden birinden aldığım tabloya göre bor rezervlerinin %64'ü ülkemiz sınırlar içerisinde.

Ülke
Rezerv 106 Ton
%
Türkiye
564
64
A.B.D.
80
9
B.D.T.
100
11
G. Amerika
91
10
Çin
36
4
Kazakistan
15
2
Toplam
886
100
Tablo 3: Dünya Rezervi

         Elimizde bu rezervlerin olması gerçekten çok güzel ancak yeterli değil. Bunun için planlama yapmak gerekir, üretim yapmak gerekir. Elimizde bolca olması bize para getirmek bunu paraya dönüştürmek gerekir. Elinizdeki altın olsun, bunu çıkarıp işlemezseniz, satmazsanız yani paraya dönüştürmezseniz hiçbir şeye yaramaz. Öte yandan elinizdeki en değersiz eşya bile olsan bunu paraya dönüştürmek, sizin elinizdedir. Bununla ilgili güzel bir hikaye okumuştum, nerede olduğunu şuan hatırlayamadığımdan sadece hikayeyi paylaşacağım ancak alıntı olduğunu belirtmek isterim. Şöyle diyordu
On dokuz yıl evveldi..
Stockholm e gitmiştim..
Bir otele indim..
Geceydi..
Sabahleyin, traş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm..
“Lütfen” diyordu, “traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın..
Yanda bir kutu var, oraya bırakın..
Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayiine yardımcı olun..”
Doğrusu hayretler içinde kaldım..
Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir..
Birçok eşya üzerinde “İsveç çeliğinden yapılmıştır” diye yazardı..
İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.. “

         İşte böyle bir zihniyet sizi ileri götürebilir ya da elinizdekini kıymetli hale getirebilir. Çelik dediğinizde işte bundan dolayı İsveç akla geliyor. Bence asıl önemli olan elinizde ne olduğu ne kadar olduğu değil, sizin bu işi ne kadar iyi, ne kadar kaliteli, ne kadar bilinçli yaptığınızdır.

          Ayrıca benim aklıma takılan başka bir soru var. Bor madeni var şuan ve değerli olduğunu düşünelim, bir gün tükenecek. Bunun geri dönüşümüyle ilgili bir faaliyet var mı? Yani deterjanda kullanıyoruz yıkamayla suya mı karışıyor? Ya da kullanılan ürünlerle çöpe mi gidiyor? Gelecek yazılarda belki bu konuyla ilgili araştırmalarımızı da paylaşırız. Bu arada Bor'un sağlık sektöründe de çok faydalı olduğu söyleniyor. İşte Bu konuyla ilgili bazı kaynaklar.


http://www.populerbilim.com.tr/arsiv/0812/a00.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder